22 Aralık 2011 Perşembe

30 Kasım 2011 Çarşamba

bir duvar ustasının sevdası

Üzerine basmaya kıyamayacağın gözyaşları bırakıyorum sana
Ellerini uzatıp da tutamayacağın soyut hayaller
içine çektiğinde soluyamayacağın pis bir anı
güneşe çıktığında ısınamayacağın sıcak'cıklar bırakıyorum sana

Giydiğinde ısınamayacağın bir hırka bırakıyorum sana
sevmeye çalıştığında sevemeyeceğin yeni sevdalar,
üzerine bastığında ayak izlerinin kalmayacağı kar'lar,
Saman altından yürütemeyeceğin sular bırakıyorum sana

Ne kadar uğraşsan da değiştiremeyeceğin bir SEN bırakıyorum sana
üzerine tuz bastığın halde kurumamış eski yaralar,
kırabilesin diye kemiği olan bir dil,
sustuğunda ağzını açacak bir bıçak bırakıyorum sana

Bir adamın hikayesini bırakıyorum sana
güneşi balçıkla sıvarken;
bütün geleceğini yanlışlıkla harcına düşüren
düşünceleri bile kireçli
bir duvar ustası bırakıyorum sana

Ördüğü duvarlara senin adını yazarken ölen!


E. Ateş 2007

10 Kasım 2011 Perşembe

hasretin


                                                     suavi- hasret türküsü


İplerini boynuma dolamış hasretin
aşkın bir dar ağacı
Asıyorlar beni

idam edilmişim
gömülmüşüm
çürümüşüm...

 02 01 2010
bilecik söğüt
cumartesi
                                                

22 Ekim 2011 Cumartesi

yazık ettik bir aşka




Bilmem
bazen seni hatırlatan birşeyler oluyor
yazık ettik bu aşka diyorum
o arada saat hep geceyi vuruyor
üstüne bir de yıldız kayıyor
- sanki tuzu biberi-
yetmezmiş gibi bir de dilek tutmayı unutuyorum
sonra uzaktan bir türkü duyuluyor
ben bir selvi boylu yardan ayrılıyorum

ve ben yine
yazık ettik biz bu aşka diyorum...

03 08 2010 mardin

bir nevi şafak şiiri



Kaç zamandır gözlerim uykusuz
içimde bir hasret
yaralı bir kuş gibi
kanadı kırık...
İçimde masum bir çocuk
sanki bir yaşına basmadan
terkedilmiş...

içimde yok yere hüküm yemiş
bir adamın hüznü...


30 01 2011
mardin

16 Ekim 2011 Pazar

kalbin;

Kim olsa kırardı
kilitli kalan bu kapıyı
kimin çaldığı belli değil
cennetin anahtarını..

18 10 2010 mardin

15 Ekim 2011 Cumartesi

kirli camda adın

sadece adını taşırdım yanımda;
ki onu da kirli camlara verdim
ne zaman dışarı baksam
hatırlıyorum seni...

özlemek mi ?
ne münasebet;
olmadı silerim camdan!

E. Ateş
31 01 2010
bilecik/ gölpazarı

20 Eylül 2011 Salı

tutsak


Gideceksen eğer,
aklım sende kalır.

Kalbin,
kalbimin içinde
esir kalır.

Gözden ırak olan,
gönülde tutsak kalır.

Zaman sensizliğin içinde,
esir kalır.

Tek çare kanatlanmak...

E. Ateş

16 Eylül 2011 Cuma

mındar

hani soruyordu ya birisi
sen ciğercilerin kedisi
ben sokak kedisi
olur mu bu sevda diye
olmuyor galiba

çünkü

iki gönülün bir olduğu yerde
ellerinde ateşlerle bekler
hainler
samanlığın kapısında.

e- ateş 2011

yaşamaya çalışırken


Elimde sensiz düşüncelerimde anlam kazanamayan iki şey var şimdi
biri kalem diğeri ise kağıt
ve ben her düşüncemde seni yazıyorum
sevgimi yazıyorum
ne kadar da satır aralıkları boş kalsada...

ayrılığımızı yazıyorum
sayfaya baktığımda görebildiğim tek birşey var
kağıt
anladım ben sensiz cümle kuramıyorum...

resimlerine bakıyorum
her baktığımda içimde anlam veremediğim bir hüzün,
dokunsalar ağlar mıyım, küser miyim karşımdakine bilmiyorum
anladım ben hala, hala, seni seviyorum...

hayallerime bakıyorum içinde senin olmadığın
onları yarım bıraktığın
daha oluşturamadığım hayallerime bakıyorum
göremiyorum...

seni içime soluyorum
gözlerimi kapatıyorum işte bu sefer hayal kuruyorum galiba
diyorum,
seni içime çekiyorum
hayallerim takılıyor genzime
anladım ben sensiz nefes alamıyorum

başkalarına bakıyorum senin yüzünden
seni unutmak için başkalarına bakıyorum
göremiyorum...
anladım ben seni unutamıyorum

ölsem daha mı karlı olurdu sürünmekten
yoksa yaşadııklarım yanıma kar mı kalırdı
birşeyler kalır mıydı sana benden
birşeyler bırakabildim mi ben ölürken
yahut sürünürken

sevmesem daha mı karlı olurdu sevmekten
yoksa sevdiklerim yanıma mı kar kalırdı
yanımda mı kalırdı sevmediklerimi sevseydim
benden sana biraz birşeyler kaldı mı

ben sustum
artık yok birşeye mecalim
zaten sevgimiz için öldük
aşkımız için süründük
yaşamaya çalışırken...


emrah ateş- 
yaşamaya çalışırken süründüğümü bile farkedemediğim anlarda şükrettiklerimden...
2006







14 Eylül 2011 Çarşamba

sen üzülme sakın

Sen üzülme sakın!
Bilirim ki üzülürsen ağlarsın.

Ağlarsan, gözyaşların akar yüreğime
Ve acır ruhum kendi halime.
 Sen üzülme sakın!
Bilirim ki üzülürsen gülmezsin.
Ve sen gülmezsen dünya güneşsiz kalır
Karanlıklar çöker üzerime.
Sen üzülme sakın!
Bilirim ki üzülürsen susarsın.
Ve sen susarsan
İçimde ilkbahar eksik kalır...
e. ateş

13 Eylül 2011 Salı

sen gidersen

Sen gidersen
isyan düşer bu şehre
bir feryat yükselir göklere
çığlık çığlık!

Sen gidersen
bir iklim ölür bu şehirde
yağmurlar yağmaz toprağa
ağaçlar meyvesiz kalır.

Sen gidersen
bir özlem düşer bu şehre
sonbaharı özler
dökülürüm yaprak yaprak

Sen gidersen
bir şiir yazacak ellerim, son kez
içinde umutsuzluk
içinde hasret
içinde hüzün
içinde sana dair,
senin olmadığın ne varsa

ve kendini yollara vuracak yüreğim
peşimde ilkbahar kırıntılarıyla…


e. ateş- 2009

11 Eylül 2011 Pazar

perişan

Kaybettiklerimde kalbim;
kazandıklarımda aklım kalmış.
Ben bir boşlukta..
Perişanım!

Elimde olmayanlarda kıymet;
elimdekilerde mağlubiyet.
Ben bir çıkmazda..
Perişanım!

İnsanlarda insaniyet,
gülüşlerde samimiyet
kalmamış.
Ben bir kalabalıkta yalnız.
Perişanım!!

e. ateş 2008

10 Eylül 2011 Cumartesi

mecal yok seni çizmeye

bir meyhane tavrı havası suratımda
içtiğim o alkollerin haddi hesabı yok
belli ki hüzün vurmuş yine içimize
dışarı atmaya mecal yok

sade ses kalır kulakta
kir,pas ve bilimum hatıra
biriktirir, biriktirir bozdururum da umutları
yeniden kurmaya mecal yok

aşk yürekte sıkışır kalır
valizime doldururum da taşıyamam
sevdam ağırdır...

bir şahaserdin sen
benim elimden resmedildiğinde
şimdi yabancı ellerde bir tablo
satın alınan o şahaser kaç liralık


emrah ateş

2005

4 Eylül 2011 Pazar

seviştik

Dostça ve kardeşçe yaşamak dururken
biz,
sevişmeyi seçtik;
ama pişman değildik
savaşmadık çünkü;
sevdik,
seviştik...

2 Eylül 2011 Cuma

ellerin bu kadar olur

Ellerin, gözlerin oluyor;
bakıyorum ellerine...

Ellerin, koynum oluyor;
sarılıp uyuyorum gecelerce...

Ellerin, içki oluyor;
içip içip sarhoş oluyorum...

Ellerin, gündüz oluyor;
karşılıklı oturup kahvaltı ediyoruz...

Ellerin, saçların oluyor;
koklayıp koklayıp duruyorum..

Ellerin, hasret oluyor;
çekip çekip ağlıyorum..

Ellerin, rüzgar oluyor;
savruluyorum...

Ellerin, güneş oluyor;
ısınıyorum...

Ellerin, şiir oluyor ;
‘’ istasyonda tiren oluyor biraz ‘’
Ellerin, sis oluyor;
yürüdükçe kayboluyorum...

e. ateş- 2009

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Kal öylece


Çocukluk zamanlarımla hatırla beni
Misket oynadığımız sokak kaldırımlarında
sen de yürürdün de yol vermezdim
o günlerimle hatırla beni

Akşamları toplanıp saklambaç oynardık
ben ebe olurdum, tek seni arardım
sen saklı kalırdın

Çocukça zamanlarımla hatırla beni
o tecrübesiz ilk öpücükler
utangaç bakışmalar
ve titrek el tutuşmalarıyla

Öptüğünde kızardığım zamanlarla hatırla beni
hani o, sorgusuz sualsiz sevdiğim
hani o, sarıldığında ısındığım
hani o, yanımda olduğun zamanlarda hatırla beni
ve kal öylece…

e. ateş
2008

22 Ağustos 2011 Pazartesi

15 Ağustos 2011 Pazartesi

ellerin

bu işin sonu yok belki
yok bir ufuk, baktığında dümeninden
sen yanlış bir rotadasın belli
bense rotasız bir tarih bilincinden


yıkıldığımda biliyorum tutmayacak ellerin
kaldırmayacak beni yerden
ayaktayken de tutmadığı gibi ellerimi ellerin
Sevme beni boşver
zaten yakışmıyordu ki, elerime ellerin

Emrah ateş
2006

14 Ağustos 2011 Pazar

gece 4

Rüyama girmişsin
sarılmışım sana
sonra gece 4
uyanmışım 
gözlerim yaşlı
gözlerin yeşil
daha da uyuyamamışım.

sigarada içmiyorum ki
efkar dağıtayım...

Emrah Ateş-
17 06 09 bağcılar

10 Ağustos 2011 Çarşamba

İstanbula benziyorum bu aralar

İstanbula benziyorum bu aralar
Beni de kendine benzetti sonunda
Gecelerim kız kulesinin sessizliği kadar yalnız
Dalgaların hışırtısından ibaret sadece

Evim boş bir baraka
Hatta çıkmaz bir sokak
Geceleri sadece yıldızları izliyorsun
Bir tanesi kaysında ondan medet umayım diye
Belki tutarda sevdiğimi görürüm diye

Ama dedim ya beni de kendine benzetti istanbul
Kafam Sultan Ahmet Camisi meydanı gibi
Karmaşa içinde

Ne kendimde bir sahil kenar tadı buluyorum
Nede bir boğaz havası
Balık ekmeklerin kılçığı bile batmıyor artık boğazıma
Tatlı bir acı bile bırakamıyorum ardımda

E. Ateş
2006

5 Ağustos 2011 Cuma

afrikadaki çocuklara

bu yoğurdu
sarımsaklasak da mı saklasak
saklamasak da mı göndersek
afrikadaki çocuklara...

Emrah Ateş
2007

ne bileyim

Ne bileyim işte,
sadece sevmekti gayemiz.
Kim olduğunu umursamadan
ve gözlerinin rengine;
aklımızı yormadan...

E. Ateş
2009

3 Ağustos 2011 Çarşamba

salıncak


tut ki;
ellerim ıpıslaktı,
ve yanağına dokunmak istiyordum

gör ki;
çocuk kalmaya çalışıyordum.

geçmişe gidip;
o oyun oynadığımız zamanlardaki,
koca rolündeki çocuğu canladırmaya çalışıyordum.

bütün o kırlangıçlar,
mavi kelebekler,
bahçemize ektiğimiz düşler,
ve salıncağa ilk oturma kavgalarımız...

ne kadar sevgi varsa,
doldurmuşsun cebine,
üstüme, üstüme, geliyorsun,
ne güzel...

ben her zaman ki ben,
kendinden emin,
kollarını açmış çoktan sana,
bir kucak dolusuyum...

ama ya salıncaklar boş kalırsa...

Emrah Ateş- 2008

31 Temmuz 2011 Pazar

çocukluğuna inmek

çocukluğuna insem
hiç çıkmasam
hep orada kalsam

elbet bulurum
içinde barınacak bir yer

hiç olmadı
kalbinde durur
kös
  kös
    otururum..

 E. Ateş

29 Temmuz 2011 Cuma

bencil şiir

Beni sevdiğine şükretmelisin
Aşk aza kanaat etmektir…


Emrah Ateş

seni sevmem için birşey yapmadın sen

Seni sevmem için hiç bir şey yapmadın sen
Heceledin tümceleri
Kelimeleri ben istediğim yerlere koydum sadece

Seni sevmem için hiç bir şey yapmadın sen
Gözlerini verdin
Bakışlarını istediğim gibi ben kendime mecazladım

Seni sevmem için hiç bir şey yapmadın sen
Şiir de istemezdin benden
Ben sana kızdığımda bir cümle yazdım
Bir satır sustum

Emrah Ateş
2009

24 Temmuz 2011 Pazar

Daisy'nin gidişi

Gidiyorsun işte
bir yangın gibi
ormanlar yakıp içimde

Gidiyorsun işte
samyeli misali kavurup
koca bir kenti içimde

Gidiyorsun işte
bir eski yara gibi
kabuk bağlayacaksın

Gidiyorsun ya işte
Sanki keserler yarımı
sonra kan revan içinde atarlar
Tuz Gölüne…

E. Ateş

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Şimdi yağmur yağsa

içimde inkar ettiğim o kadar sevda var ki
ne zaman bir yağmur yağsa
onları akıtırım yağmurla yollara
ve ben seni zaten bir yağmurda görmüştüm
sen o sevgini yağmurla içime öyle bir işletmiştin ki
ne kadar kurulansam içimden çıkmaz

şimdi bir yağmur yağsa
şehre yağsa
seni hatırlarım

E. Ateş- 2006

17 Temmuz 2011 Pazar

Ben bİr kız kulesi

Ben,
denizin ortasında bir kule

Ben,
içinde bir kız taşıyan
ve o kızı içinde öldüren bir kız kulesi


Üsküdar, gözlerimin önümdeyse hala
ve arkamda yandaşımsa galata
martılar, hala şairin dediği gibi denizin evlatlarıysa
ve ben hala
vapurdan atılan simit kokularına aşıksam
İçimde bir kız taşıyorsam,
ben hala kuleysem
bir denizin ortasında, bir başına…
Aşk artık yasaktır bana…

e. ateş 2009
üsküdar

10 Temmuz 2011 Pazar

zaman


bir gül dikenine hasret kalmış
ve soğuk kaldırımlarda kalmış
hayallerimiz…

kalpten kalbe yetişmeye çalışan
onca sevdanın
nakliyeliğini yapar
övünürüm de bir kendime midir faydasızlığım..

sürekli di'li geçmiş zamalar kullanır
mutlu olmaya çalışırım
ecek'lerden ümidini kesmişcesine…

ve düşünür dururum
zaman olsam;
yine de yetebilirmiydim bize ?

saat olsam;
sadece iki doğruyla mı yetinirdik …

emrah ateş-

bal gözlü kız

yürüyordum, kaldırımları izmarit dolu bir caddede,
yoruldum, yönümü çevirdim bir parka doğru
gözümün kestirebileceği alanlara iliştiriyordum bakışlarımı,
o sevimli gülen çocuklara daldım birden

bir de ne göreyim;
bal gözlü bir kız.
bal damlıyor gözlerinden,
bal!
hıçkıra hıçkıra...

gittim oturdum yanına
o kadar üzgündü ki;
parmaklarımla sildim akan ballarını
gülerek dedim ki;
arılara lazım bunlar dökme boşuna

dinlemek geldi içimden derdini
başka bir amaçlada oturulmazdı yanına zaten
anlatmasını istedim;
''çirkinim, kimse beni beğenmiyor'' dedi,
ağlayarak...

dedim gül!
gülünce; herkes güzeldir zaten..

baktı gözlerimin içine,
güldü.
çokta güzelmiş...

emrah ateş- 2008

8 Temmuz 2011 Cuma

Çivi- keser ilişkisi

Çivi çiviyi sökmez
İkisi de aynı terane
Keser gerek keser
Beni senden sökmene

E. Ateş
2009

1 Temmuz 2011 Cuma

Ay düşünce denize

Ay düşünce denize
Her yıldız, birer birer sitem eder oldu bana
Birer birer düşer oldu, kayar oldu

Yıldız düşünce yere
İçime düştün sen yine
Umutlarıma düştün, hayellerime…

Sen düşünce içime
Bir kuş çırpınır oldu benden
Bir yürek kanar oldu

Yüzün gelince yüzüme
Gözlerin yerini almaya başladı gözlerimin
Bir aşk başlar oldu bende

Sesini işittim yine
Akan bir pas vardı yanaklarımdan
Tükürmek istediğm bir acı varken dilimin ucunda
Vazgeçtim mutlu olmaktan
Sen gidince...

E.Ateş
-2007

30 Haziran 2011 Perşembe

Aşkla ve Sevgiyle

beklemeli
gelecek son tireni
ve binmeli
gitmeli

uzak diyarlara
           seninle,
               coşkuyla
                        ümitle
                            sevgiyle…

ellerimi ellerimden hiç bırakmayacağın
bir yer vardır elbet sevdiğim
ve biz o yeri bulduğumuzda
içimdeki tirenden inecek bütün ümitlerim.

yayılacak etrafa,
              can vererek
                   can çekerek
                           iç çekerek
                              bütünleşerek
                                    aşkla ve sevgiyle...

E. Ateş
2009 ocak

aşkın kendisi hayaldi

Tarih hatırlamıyorum.
O zamanlar ;
sevmeyi öğrendiğimiz zamanlardı.
Aşka bulanmıştık;
zor işti tabi!
Birini sevsek küsüyor;
sevmesek üzülüyorlardı.
Biz de yemin ettik üzmemeye.
Bir hayali yaşatmak için ;
ki sade sen değil,
aşkın kendisi de hayaldi
anlayamamıştık…

2008

28 Haziran 2011 Salı

26 Haziran 2011 Pazar

savur

Savur beni yar
bırak yıldızlar toplasın

31 12 2009
 biilecik söğüt

25 Haziran 2011 Cumartesi

aşk


 

Saklambaç gibidir aşk
Birinin seni bulmasını bekler
Bir telaşa kapılırsın ansızın
içini hüzün kaplar
Ve kaybolursun kendi düşüncelerinde

Özlenmek gelir bazen aklına
yahut özlemek
hatta ve hatta
Özlenmeyi özlemek.

Senin adınla başlar bütün şarkılarım
ve senle son bulur
ne kadar nota varsa içimde.

İçimi kuşku kaplar,
Yokolurum…
Ve geri dönüp baktığında, göremezsin beni
Ben SEN olurum!

Bir parça nefes isterim senden
Vermezsin!
Oysa sen benim yaşam kaynağımsın
Bundan da haberin yoktur.

Bir tutum öpüşünü
O badem kokulu mis dudaklarında saklarsın.

Oyunlar oynarım seninle
Gözlerimi yumar açarım
Ne açtığımda sen varsındır
Ne de dudakların…

Ama kokun hep kalır burnumda
Ve beklerim;
kendime yeminler ederim,
Sensiz!
Ve tekrar gözlerimi yumarım
Hiç açmam; çünkü korkarım
ya hakikaten gitmişsen diye…

Eğer gideceksen götür yanında beni
İçim senle öyle dolu ki
Sensiz bir nefes ki, SONUM OLSUN...

2007

23 Haziran 2011 Perşembe

sadece dumanın görünüyor

Uzaklarda
bir yangın oluyorsun
sadece dumanın görünüyor

körükle geleyim istiyorum
olmuyor...
alevin yavaş yavaş sönüyor

bir yangının sönüşü
ilkkez bu denli acı oluyor

hani aşk yanmaktı ya sevdiğim
bile bile kendimi ateşe atmak istesemde
olmuyor...

sen uzaklarda
sönüyorsun
sadece dumanın görünüyor....
emrah ateş 
29 12 2009
bilecik söğüt

son kez

Ne vakit ölmek gelse aklıma;
son kez yüzünü göreyim istiyorum...

son kez diyorum her seferinde;
çünkü ne vakit ölürüm bilmiyorum...

Emrah Ateş
mayıs 2011

Sanki - Şimdi

-1
Sanki her an
Bütün fırıncılar kapanacak
Ve ben bir daha
Sıcak ekmek bulamayacakmışım gibi

Sanki
Bir daha ekmeğim tüterken buram buram
Hani sıcacık iken dumanı üstünde
İçine hiç tereyağı süremeyecekmişim gibi

Sanki
Birazdan sönecek tüm sokak lambaları
Sanki ay saklanacak kara bir bulutun ardına
Yıldızlar aralarında saklambaç oynayacak
Ve saklandıkları yerden hiç çıkmayacaklarmış gibi

Sanki
güneş bir daha doğmayacakmış
Ozon tabakasını delip
Başıma hiç güneş çarpmayacakmış gibi
Sıcaktan bunalıp da
Koşarak havuzun içine atlamayacakmışım gibi

Sanki
Diyarbakır karpuzunun hiç tadı kalmayacakmış gibi
Terli iken annemi dinlemeyip de buz gibi su içemeyecekmişim gibi
Sanki bu badi bir daha bana olmayacakmış gibi
Şort giydiğim zamanlarda
Babam;
‘’Ne o kız gibi bacakların meydanda’’ demeyecekmiş gibi

Sanki
hiç kardan adam yapamayacakmışım gibi
Manavdan yalvar yakar tüm masumiyetimle bir tane havuç
İsteyemeyecekmişim gibi
Kömür olmadığı için gözlerini zeytinden yapamayacak
Çalı süpürgesi yerine, ucuna bez bağlı sopa kullanamayacakmışım gibi

Sanki
bir daha kartopu oynayamayacakmışım gibi
Bir daha bu eldiven hiç elimi sıkmayacak
Ve annem bana hiçbir zaman atkı örmeyecek
Kulaklarım sanki soğuktan donmayacakmış gibi

Sanki
bir daha yağmurdan giriş katlarını su basmayacak
Yoldan geçerken üstüme su sıçratan arabaya ana avrat küfür edemeyecekmişim gibi
El ele yağmurda kız arkadaşımla yürüyemeyecek
Onunla bir tenha köşede sırılsıklam öpüşemeyecekmişim gibi

Sanki
sonbahar yapraklarını çöpçüler bir daha temizleyemeyecekmiş gibi
Ceketimi sonuna kadar ilikleyip
Kafamı yakasının içine kadar geçirip
Rüzgardan korunmayacakmışım gibi

Sanki
kır çiçekleri hiç açmayacakmış gibi
Erikler ve kirazlar dallardan düşemeyecekmiş gibi
Sanki komşu bahçenin ağacına bir daha dalamayacakmışım gibi
Haramla helali bilmeksizin poşet poşet meyveyi alıp kaçamayacakmışım gibi

-2

Sanki
10 kuruşa misket alamayacakmışım gibi
Yere sürüp de adına dongi dediğimiz baş misketimizi yapamayacakmışım
Arkadaşlarımı kökemeyecekmişim
Kaybettiğim de misketlerimi, ağlayamayacakmışım gibi

Sanki
hiç yokuş aşağı bisikletle inemeyecekmişim gibi
Ve sürmeyi bilmediğim için bisikleti
Yokuş yukarı soluk soluk çıkamayacakmışım gibi

Tamirciden alınan üç bilye
Bir sopa
Ve bir tahtayla araba yapıp da
Kendimi bir daha mucit sanamayacakmışım gibi.

Sanki uzaktan kumandalı arabam hiç olmayacakmış gibi
Dondurma çubuğundan hiç bedava çıkmayacak
Hiç yoyo’m olmayacak
Ve kaykay’ı sadece rüyam da görecekmişim gibi

Dondurma çubuğunu
Oyuncak arabanın motoruna takıp
Tek kalem pile bağlayıp pervane niyetine
Çalıştığında bunun zevkini hiçbir şey de alamayacakmışım gibi

Sanki bayram namazında tek namaz kılan ben kalacakmışım gibi
Eve geldiğimde babamla annemin elini öpemeyecekmişim gibi
Sanki bayram alışverişi yapmadan umarsızca üstümü giyinecekmişim gibi
Kapı, kapı dolaşıp
Belki para verir umuduyla
Ama sadece şeker istemeyecekmişim gibi

Sanki hiç aşık olamayacakmışım gibi
Sanki bir daha hiç gülemeyecekmişim
Dosta uzattığım eli sıkacak
Bir dost bulamayacakmışım gibi

Bu kara hayatın içinde ben
Sanki hiç ölmeyecekmişim
Sanki bugün;
Hiç bitmeyecekmiş gibi…


Emrah Ateş- 2009

Yazma Olayına Neden Başladım

Şiir yazmaya ilk önce ilkokulda verilen bir ödev sayesinde başlamıştım. Sonra ödevim sevilince şiir yazmaya karar vermiştim. Daha sonraları; yani kendimi çocukluğumda çirkin bulduğum utangaç zamanlarımda kızların şiir sevdiğini farkettim; kızları sevdim; şiiri sevdim.

Sonraları hayat kazık atmaya başladı bana. Önce babam en büyük kazığı attı ölerek; ağlayamadım yazdım. Ben ağlayamadıkça yazdım; kelimeler gözyaşım oldu; yazmayı sevdim.

Sonra büyümeye başladım; insanlara şiir yazdım... Kimisi sevdi ,kimisi sevmedi ama ben yine de şiirlerimi sevdim.
Yarışmalara katıldım başarısızlıklar aldım; büyüdüm ve ben yine yazmayı sevdim. Bir süre sonra dönüp baktım ki konuştuğumdan çok yazar olmuşum. Ve öyle ya da böyle yazarken var olmuşum.

Sanal alemde şiirlerimi ilk yayınlamaya başladığım da henüz  16 yaşındaydım ve o zamandan bu zamana bir çok sitede şiirlerimi yayınlamışım. Her yer darmadağanık olmuş anlayacağınız. O yüzden artık kendi şiirlerimi burada; yani kendi sitemde yayınlamaya karar verdim.

Uzun zamandır çekiniyordum açık gönüllülükle şiirlerimi paylaşmaya, çalınır korkusuyla... Sonra farkettim ve dedim ki; ‘’ olum Emrah dünyada yalnız değerli şeyler çalınır. O yüzden varsın çalınsın. Bilgisayarında saklasan ne olacak? ‘’ İşte bu yüzden artık şiirlerim entellektüelkarsli sitesinde değil de yalnızca karanfilli çocukta yayınlanacak.

Neden yazıyorsun diye içinden geçirecek olanlara hep şu cevabı veriyorum: dünyanın bir yerinde bir insan dahi olsa benim şiirimi okuduğundan; gözünün önünde bir anı canlanıyorsa, mutlu oluyorsa ya da mutsuz oluyorsa; yani benim sayemde duyguları biraz kıpırdıyorsa, dünyaya boşa gelmemişim demektir. Çünkü insan yalnız yanındakilere değil, tanımadığı; hatta hiç tanımayacağı kişilere de yardım etmelidir. Öyle yahut böyle...
Sağlıcakla