30 Haziran 2011 Perşembe

Aşkla ve Sevgiyle

beklemeli
gelecek son tireni
ve binmeli
gitmeli

uzak diyarlara
           seninle,
               coşkuyla
                        ümitle
                            sevgiyle…

ellerimi ellerimden hiç bırakmayacağın
bir yer vardır elbet sevdiğim
ve biz o yeri bulduğumuzda
içimdeki tirenden inecek bütün ümitlerim.

yayılacak etrafa,
              can vererek
                   can çekerek
                           iç çekerek
                              bütünleşerek
                                    aşkla ve sevgiyle...

E. Ateş
2009 ocak

aşkın kendisi hayaldi

Tarih hatırlamıyorum.
O zamanlar ;
sevmeyi öğrendiğimiz zamanlardı.
Aşka bulanmıştık;
zor işti tabi!
Birini sevsek küsüyor;
sevmesek üzülüyorlardı.
Biz de yemin ettik üzmemeye.
Bir hayali yaşatmak için ;
ki sade sen değil,
aşkın kendisi de hayaldi
anlayamamıştık…

2008

28 Haziran 2011 Salı

26 Haziran 2011 Pazar

savur

Savur beni yar
bırak yıldızlar toplasın

31 12 2009
 biilecik söğüt

25 Haziran 2011 Cumartesi

aşk


 

Saklambaç gibidir aşk
Birinin seni bulmasını bekler
Bir telaşa kapılırsın ansızın
içini hüzün kaplar
Ve kaybolursun kendi düşüncelerinde

Özlenmek gelir bazen aklına
yahut özlemek
hatta ve hatta
Özlenmeyi özlemek.

Senin adınla başlar bütün şarkılarım
ve senle son bulur
ne kadar nota varsa içimde.

İçimi kuşku kaplar,
Yokolurum…
Ve geri dönüp baktığında, göremezsin beni
Ben SEN olurum!

Bir parça nefes isterim senden
Vermezsin!
Oysa sen benim yaşam kaynağımsın
Bundan da haberin yoktur.

Bir tutum öpüşünü
O badem kokulu mis dudaklarında saklarsın.

Oyunlar oynarım seninle
Gözlerimi yumar açarım
Ne açtığımda sen varsındır
Ne de dudakların…

Ama kokun hep kalır burnumda
Ve beklerim;
kendime yeminler ederim,
Sensiz!
Ve tekrar gözlerimi yumarım
Hiç açmam; çünkü korkarım
ya hakikaten gitmişsen diye…

Eğer gideceksen götür yanında beni
İçim senle öyle dolu ki
Sensiz bir nefes ki, SONUM OLSUN...

2007

23 Haziran 2011 Perşembe

sadece dumanın görünüyor

Uzaklarda
bir yangın oluyorsun
sadece dumanın görünüyor

körükle geleyim istiyorum
olmuyor...
alevin yavaş yavaş sönüyor

bir yangının sönüşü
ilkkez bu denli acı oluyor

hani aşk yanmaktı ya sevdiğim
bile bile kendimi ateşe atmak istesemde
olmuyor...

sen uzaklarda
sönüyorsun
sadece dumanın görünüyor....
emrah ateş 
29 12 2009
bilecik söğüt

son kez

Ne vakit ölmek gelse aklıma;
son kez yüzünü göreyim istiyorum...

son kez diyorum her seferinde;
çünkü ne vakit ölürüm bilmiyorum...

Emrah Ateş
mayıs 2011

Sanki - Şimdi

-1
Sanki her an
Bütün fırıncılar kapanacak
Ve ben bir daha
Sıcak ekmek bulamayacakmışım gibi

Sanki
Bir daha ekmeğim tüterken buram buram
Hani sıcacık iken dumanı üstünde
İçine hiç tereyağı süremeyecekmişim gibi

Sanki
Birazdan sönecek tüm sokak lambaları
Sanki ay saklanacak kara bir bulutun ardına
Yıldızlar aralarında saklambaç oynayacak
Ve saklandıkları yerden hiç çıkmayacaklarmış gibi

Sanki
güneş bir daha doğmayacakmış
Ozon tabakasını delip
Başıma hiç güneş çarpmayacakmış gibi
Sıcaktan bunalıp da
Koşarak havuzun içine atlamayacakmışım gibi

Sanki
Diyarbakır karpuzunun hiç tadı kalmayacakmış gibi
Terli iken annemi dinlemeyip de buz gibi su içemeyecekmişim gibi
Sanki bu badi bir daha bana olmayacakmış gibi
Şort giydiğim zamanlarda
Babam;
‘’Ne o kız gibi bacakların meydanda’’ demeyecekmiş gibi

Sanki
hiç kardan adam yapamayacakmışım gibi
Manavdan yalvar yakar tüm masumiyetimle bir tane havuç
İsteyemeyecekmişim gibi
Kömür olmadığı için gözlerini zeytinden yapamayacak
Çalı süpürgesi yerine, ucuna bez bağlı sopa kullanamayacakmışım gibi

Sanki
bir daha kartopu oynayamayacakmışım gibi
Bir daha bu eldiven hiç elimi sıkmayacak
Ve annem bana hiçbir zaman atkı örmeyecek
Kulaklarım sanki soğuktan donmayacakmış gibi

Sanki
bir daha yağmurdan giriş katlarını su basmayacak
Yoldan geçerken üstüme su sıçratan arabaya ana avrat küfür edemeyecekmişim gibi
El ele yağmurda kız arkadaşımla yürüyemeyecek
Onunla bir tenha köşede sırılsıklam öpüşemeyecekmişim gibi

Sanki
sonbahar yapraklarını çöpçüler bir daha temizleyemeyecekmiş gibi
Ceketimi sonuna kadar ilikleyip
Kafamı yakasının içine kadar geçirip
Rüzgardan korunmayacakmışım gibi

Sanki
kır çiçekleri hiç açmayacakmış gibi
Erikler ve kirazlar dallardan düşemeyecekmiş gibi
Sanki komşu bahçenin ağacına bir daha dalamayacakmışım gibi
Haramla helali bilmeksizin poşet poşet meyveyi alıp kaçamayacakmışım gibi

-2

Sanki
10 kuruşa misket alamayacakmışım gibi
Yere sürüp de adına dongi dediğimiz baş misketimizi yapamayacakmışım
Arkadaşlarımı kökemeyecekmişim
Kaybettiğim de misketlerimi, ağlayamayacakmışım gibi

Sanki
hiç yokuş aşağı bisikletle inemeyecekmişim gibi
Ve sürmeyi bilmediğim için bisikleti
Yokuş yukarı soluk soluk çıkamayacakmışım gibi

Tamirciden alınan üç bilye
Bir sopa
Ve bir tahtayla araba yapıp da
Kendimi bir daha mucit sanamayacakmışım gibi.

Sanki uzaktan kumandalı arabam hiç olmayacakmış gibi
Dondurma çubuğundan hiç bedava çıkmayacak
Hiç yoyo’m olmayacak
Ve kaykay’ı sadece rüyam da görecekmişim gibi

Dondurma çubuğunu
Oyuncak arabanın motoruna takıp
Tek kalem pile bağlayıp pervane niyetine
Çalıştığında bunun zevkini hiçbir şey de alamayacakmışım gibi

Sanki bayram namazında tek namaz kılan ben kalacakmışım gibi
Eve geldiğimde babamla annemin elini öpemeyecekmişim gibi
Sanki bayram alışverişi yapmadan umarsızca üstümü giyinecekmişim gibi
Kapı, kapı dolaşıp
Belki para verir umuduyla
Ama sadece şeker istemeyecekmişim gibi

Sanki hiç aşık olamayacakmışım gibi
Sanki bir daha hiç gülemeyecekmişim
Dosta uzattığım eli sıkacak
Bir dost bulamayacakmışım gibi

Bu kara hayatın içinde ben
Sanki hiç ölmeyecekmişim
Sanki bugün;
Hiç bitmeyecekmiş gibi…


Emrah Ateş- 2009

Yazma Olayına Neden Başladım

Şiir yazmaya ilk önce ilkokulda verilen bir ödev sayesinde başlamıştım. Sonra ödevim sevilince şiir yazmaya karar vermiştim. Daha sonraları; yani kendimi çocukluğumda çirkin bulduğum utangaç zamanlarımda kızların şiir sevdiğini farkettim; kızları sevdim; şiiri sevdim.

Sonraları hayat kazık atmaya başladı bana. Önce babam en büyük kazığı attı ölerek; ağlayamadım yazdım. Ben ağlayamadıkça yazdım; kelimeler gözyaşım oldu; yazmayı sevdim.

Sonra büyümeye başladım; insanlara şiir yazdım... Kimisi sevdi ,kimisi sevmedi ama ben yine de şiirlerimi sevdim.
Yarışmalara katıldım başarısızlıklar aldım; büyüdüm ve ben yine yazmayı sevdim. Bir süre sonra dönüp baktım ki konuştuğumdan çok yazar olmuşum. Ve öyle ya da böyle yazarken var olmuşum.

Sanal alemde şiirlerimi ilk yayınlamaya başladığım da henüz  16 yaşındaydım ve o zamandan bu zamana bir çok sitede şiirlerimi yayınlamışım. Her yer darmadağanık olmuş anlayacağınız. O yüzden artık kendi şiirlerimi burada; yani kendi sitemde yayınlamaya karar verdim.

Uzun zamandır çekiniyordum açık gönüllülükle şiirlerimi paylaşmaya, çalınır korkusuyla... Sonra farkettim ve dedim ki; ‘’ olum Emrah dünyada yalnız değerli şeyler çalınır. O yüzden varsın çalınsın. Bilgisayarında saklasan ne olacak? ‘’ İşte bu yüzden artık şiirlerim entellektüelkarsli sitesinde değil de yalnızca karanfilli çocukta yayınlanacak.

Neden yazıyorsun diye içinden geçirecek olanlara hep şu cevabı veriyorum: dünyanın bir yerinde bir insan dahi olsa benim şiirimi okuduğundan; gözünün önünde bir anı canlanıyorsa, mutlu oluyorsa ya da mutsuz oluyorsa; yani benim sayemde duyguları biraz kıpırdıyorsa, dünyaya boşa gelmemişim demektir. Çünkü insan yalnız yanındakilere değil, tanımadığı; hatta hiç tanımayacağı kişilere de yardım etmelidir. Öyle yahut böyle...
Sağlıcakla